Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İmam-ı Rabbânî

 İmam-ı Rabbânî Kimdir?  Ahmed Sirhindî, İslam dünyasında İmam-ı Rabbânî olarak tanınır ve "Müceddid-i Elf-i Sani" (İkinci Bin Yılın Yenileyicisi) unvanına sahiptir. 1564 yılında Hindistan’ın Sirhind kasabasında doğmuş ve 1624 yılında vefat etmiştir. Nakşibendî tarikatının büyük bir önderi olup, hem tasavvuf hem de şeriat alanında etkili bir alimdir.  Tarihi Arka Plan  • 1564: Doğumu. İlk eğitimini babasından ve dönemin alimlerinden aldı.  • 1604: Nakşibendî tarikatına intisap etti ve tasavvufi eğitimini tamamladı.  • 1619: Cihangir hükümdarlığı sırasında bazı düşünceleri nedeniyle hapsedildi.  • 1624: Vefatı. Sirhind’deki kabri, ziyaret edilen önemli bir mekandır.  Eserleri  • Mektubat-ı Rabbânî: En meşhur eseri olup, 3 cilt ve 536 mektuptan oluşur. Bu mektuplar tasavvufi, ahlaki, felsefi ve dini meseleleri içerir.  • İsbâtü’n-Nübüvve: Peygamberlik hakikatini savunan bir eser.  • Redd-i Şia: Şii anlayışa karşı yazılmıştır.  • ...

İhvan-ı Safa

 İhvan-ı Safa (Arapça: إخوان الصفا ve خلان الوفا, "Saflık Kardeşleri ve Sadakat Dostları"), 10. yüzyılda Basra'da ortaya çıkan bir düşünce topluluğudur. Felsefi, dini, bilimsel ve etik konularda yazılar kaleme almışlardır. Bu topluluk, İslam dünyasında hem akılcılığı hem de tasavvufi eğilimleri bir araya getirmesiyle dikkat çeker. Yazdıkları eserler ve geliştirdikleri sistematik düşünceler, özellikle felsefe ve bilim tarihinde önemli bir yere sahiptir.  Genel Özellikleri  • Kuruluş Yeri ve Zamanı: 10. yüzyılın ikinci yarısında Basra’da ortaya çıkmıştır.  • Kimlikleri: Üyelerinin kimlikleri ve sayıları kesin olarak bilinmemekle birlikte, dönemin entelektüellerinden oluştuğu düşünülür. Büyük olasılıkla Şii ve İsmaili bir arka plana sahiptirler.  • Etkilendikleri Düşünceler:  • Antik Yunan felsefesi (Platon, Aristo, Plotinos)  • Hint ve Pers bilgeliği  • İslam teolojisi ve tasavvuf  • Hermetik öğretiler  • Amaçları: İnsanlığın bilgi ve ahla...

insan köleliğe mahkumdur.

 "İnsan özgürlüğe mahkûmdur; çünkü dünyaya fırlatılmış ve yaşamını seçmek zorunda bırakılmıştır."  -Jean-Paul Sartre  insan köleliğe mahkumdur çünkü insan ihtiyaçlarının kölesidir. önemli olan iyi köle olmaktır. kötü köle olan insan, kötü ihtiyaçlarının peşinde koşarak kendini ve hayatını ve ortamını kötüleştirir. iyi ihtiyaçlarının peşinde koşan insan, kendini etrafını hayatı iyileştirir. İnsan Özgürlüğün Değil Köleliğin Mahkûmudur  1. Kölelik ve Özgürlük Arasında İnsan Jean-Paul Sartre, “İnsan özgürlüğe mahkûmdur” derken, özgürlüğün bir zorunluluk ve insanın varoluşunun temeli olduğunu savunur. Ancak insanın gerçekliği, özgürlük kadar köleliği de içerir. İnsan, her şeyden önce kendi ihtiyaçlarının kölesidir. Bu durum, insanın varoluşunu bir bağımlılıklar ağı içinde şekillendirir. Epiktetos, “Özgür olmak istiyorsan, arzularının ve korkularının efendisi ol,” diyerek, insanın bu köleliği nasıl yönetebileceğine dikkat çeker.  2. İhtiyaçlar ve Kölelik İnsan, havaya...

acılar

  "Acı, yeni bir karakter inşa edebilir."  - Walter S. Armstrong   Bu söz, insanın yaşadığı zorluklar, travmalar ve acılar sayesinde dönüşebileceğini, gelişebileceğini ve yeni bir kimlik kazanabileceğini ifade eder. Sözü irdeleyerek, yeni kavramlar ve yorumlar üretelim:  1. Acının Dönüştürücü Gücü (Katarzis)  • Acı, bireyin kendini sorgulamasına ve öz farkındalığını artırmasına olanak tanır. Bu, eski kimliklerin yıkılması ve yerine daha güçlü bir kimlik inşa edilmesi sürecidir.  • Yeni Kavram: Acı Yoluyla Özdeşleşme – İnsan, acı çekerken kendini yeniden tanımlar; kim olduğunu ve neye dönüşmek istediğini sorgular.  2. Acı ve Direnç Gelişimi  • Acı, bireyin dayanıklılık kapasitesini artırır. Zor deneyimler, kişinin "direnç kaslarını" geliştirir ve zorluklarla başa çıkma becerilerini güçlendirir.  • Yeni Kavram: Psikolojik Esneklik – İnsan, acının içinden geçerek duygusal dayanıklılığını artırır ve yaşamın diğer zorluklarına karşı daha hazırlıkl...