🌍 tanrı, kötülükler ve kapitalizm 💥

 Kötülüğün ve suçun yeryüzünde varlığı, insanlık tarihi boyunca birçok düşünür, filozof ve din adamı tarafından sorgulanmıştır. Tanrı’nın adaletine ve iyiliğine inananlar, kötülüklerin ve büyük suçların neden var olduğu sorusuyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Kimi düşünceler, Tanrı’nın insanlara özgür irade vererek, iyiyi ve kötüyü seçme hakkını tanıdığını savunur. Bu özgürlük, insanların iyiliği seçebilme potansiyeline sahip olmalarını sağlarken, aynı zamanda kötülüğü de seçebilmeleri anlamına gelir. Tanrı’nın, insanların özgür iradelerine müdahale etmemesi, onların birer kukla değil, bilinçli ve sorumlu bireyler olarak var olmalarını istemesindendir. Ancak bu özgürlük, insanların birbirlerine zulmetmesi, suç işlemesi ve kötülük yapmasına da kapı aralar.


Suçun ve kötülüğün doğasına bakıldığında, bunların sadece bireysel bir olgu olmadığı, aynı zamanda toplumsal ve sistematik bir yapı içinde şekillendiği görülür. Suç, çoğu zaman bireyin yaptığı bir eylem olarak değerlendirilir ve bireysel sorumluluk vurgulanır. Ancak toplumsal düzen, bireyin hayatını ve seçimlerini derinden etkiler. Kapitalist sistem, bireyleri rekabetçi, bencil ve çıkar odaklı bir hayata mahkûm eder. Bu sistemde insanlar, hayatta kalmak ve var olabilmek için birbirleriyle yarışırken, bir yandan da sömürüye ve çaresizliğe itilir. Kapitalizm, bireyleri birer makine gibi çalıştırır, emeklerini sömürür ve onları güvencesiz bir yaşama sürükler. Bu koşullar altında, insanlar kendilerini çaresiz, yalnız ve güçsüz hissederler.


Kapitalist düzen, insanların içine doğduğu bir yapıdır ve bu yapı onların hayatını şekillendirir. Çocukluktan itibaren bireyler, bu sistemin kurallarına göre yaşamaya ve uyum sağlamaya zorlanır. Eğitim sisteminden iş hayatına, tüketim kültüründen sosyal ilişkilere kadar her şey, kapitalizmin değerleri etrafında şekillenir. Bu düzen, insanları hayatta kalabilmek için bencil, çıkarcı ve rekabetçi olmaya teşvik eder. Birçok insan, hayatta kalmak için bu düzenin kurallarına uymak zorunda kaldığını düşünür ve bu, onların suça ve kötülüğe yönelmesine sebep olabilir. Böyle bir ortamda, suç işleyen bireylerin, sistemin mağduru ve kurbanı olduğu söylenebilir. Suç, sadece bireyin iradesine bağlanamayacak kadar karmaşık ve derin bir olgudur.


Kapitalizmin insanlar üzerinde kurduğu baskı, onların özgürlüğünü ve insanlıklarını elinden alır. Bu baskı, insanların bazen suça sürüklenmesine, bazen de kötülük yapmasına neden olur. Kapitalizm, insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için onların zayıflıklarını kullanır ve bu zayıflıklar üzerinden bir düzen kurar. Bu düzende, insanlar birer rakip, birer araç olarak görülür ve sömürü nesnesi haline getirilir. Kapitalizmin insanlara dayattığı bu yaşam tarzı, onların suça ve kötülüğe eğilim göstermesini kolaylaştırır. Dolayısıyla, suçun toplumsal ve sistematik boyutu, bireysel boyutundan çok daha derindir. Suçu işleyen birey, aslında bu sistemin bir ürünüdür ve büyük bir oranda bu düzenin dayattığı koşullar nedeniyle suça sürüklenir.


Bu noktada, suçun sorumlusu olarak Tanrı’yı görmek, eksik bir değerlendirme olabilir. Çünkü kapitalist düzeni ve onun getirdiği adaletsizlikleri yaratan, Tanrı değil, insandır. İnsanlar, tarih boyunca kendi çıkarları uğruna toplumsal sistemler kurmuş ve bu sistemlerde diğer insanları sömürmüşlerdir. Tanrı, insanlara özgür irade verdiğinde, onların iyiliği seçebileceği gibi kötülüğü de seçebileceğini bilerek hareket etmiştir. Bu özgürlük, insanın iradesinin bir sınavıdır. Dolayısıyla, suç ve kötülüğün kaynağı, Tanrı’nın adaletinden çok, insanların kendi kurduğu düzenin ve sistemin adaletsizliğidir.


Sonuç olarak, kapitalist sistem, bireyleri çaresiz ve savunmasız bırakarak suça ve kötülüğe sürükler. Suç, sadece bireysel bir tercih değil, toplumsal ve sistematik bir olgunun sonucudur. Tanrı, insanlara özgür irade vermiştir, ancak bu iradenin nasıl kullanılacağı tamamen insanların sorumluluğundadır. Kapitalizmi kuran ve sürdüren insanlar, bu düzenin sonuçlarını da üstlenmek zorundadır. Suçun kaynağı, bireyin özgür iradesinden çok, bu özgürlüğü baskı altına alan ve sömüren toplumsal düzenin kendisidir. Bu yüzden, suç ve kötülüğün çözümü, ancak insanların kurduğu adaletsiz düzenleri sorgulayıp değiştirmesiyle mümkündür.

⭐⭐⭐☀️☀️⭐⭐☀️☀️⭐⭐

İşte kapitalizmin toplumsal düzen üzerindeki etkisini ve suçun bireysel bir tercih olmaktan ziyade toplumsal bir olgu olduğunu savunan düşünür, filozof ve aktivistlerin dile getirdiği 30 önemli söz:


1. **Karl Marx**: "Kapitalist toplum, bireyleri hayatta kalmak için sömürüye ve adaletsizliğe boyun eğmeye zorlar."

2. **Friedrich Engels**: "Kapitalizm, suçu bireylerin değil, onları ezen sistemin ürettiği bir olgu haline getirir."

3. **Noam Chomsky**: "Toplumun düzeni, bireylerin tercihlerini şekillendirir. Kapitalist sistemde, suça sürüklenmek çoğu zaman bir tercih değil, bir zorunluluktur."

4. **Michel Foucault**: "Suç, yalnızca bireyin eylemi değil, onu biçimlendiren iktidar yapılarına ve toplumsal düzene dayanır."

5. **Slavoj Žižek**: "Kapitalist düzen, bireylerin çaresizliğini, suç işlemenin meşrulaştığı bir alan olarak kullanır."

6. **David Harvey**: "Kapitalizm, bireyleri suça sürükleyen ekonomik ve toplumsal eşitsizlikler yaratır; bu düzenin suç üretmemesi imkânsızdır."

7. **Angela Davis**: "Suç, çoğunlukla toplumun kurbanları tarafından işlenir. Kapitalist düzen, insanları hayatta kalabilmek için suça zorlar."

8. **Howard Zinn**: "Kapitalizm, adalet arayan insanların suçlu olarak damgalandığı bir sistemdir."

9. **Cornel West**: "Kapitalist toplumda, bireyin suça sürüklenmesi, o kişinin zayıflığından değil, düzenin adaletsizliğindendir."

10. **Naomi Klein**: "Kapitalizm, yalnızca bireyleri suç işlemeye değil, aynı zamanda onları bu suçun sorumlusu olarak göstermeye de teşvik eder."

11. **Arundhati Roy**: "Suç, kapitalist düzenin derinlemesine yerleştiği bir toplumda, adaletsizliğe karşı bir tepki olabilir."

12. **Eduardo Galeano**: "Kapitalist sistemde suça karışanlar, çoğunlukla bu düzenin kurbanlarıdır."

13. **Jean-Paul Sartre**: "Kapitalist toplum, bireylerin seçimlerini sınırlar ve onları birer makine gibi davranmaya zorlar."

14. **Herbert Marcuse**: "Kapitalist düzen, bireylerin özgürlüğünü kısıtlayarak, onları suça ve adaletsizliğe mahkûm eder."

15. **Frantz Fanon**: "Kolonyal ve kapitalist baskı, bireyleri yalnızca maddi olarak değil, ruhsal olarak da köleleştirir."

16. **Chris Hedges**: "Kapitalizm, suç ve adaletsizliği yalnızca bireylerin değil, toplumun da geneline yayar."

17. **David Graeber**: "Kapitalist sistem, insanların yaşamlarını sürdürmek için suça başvurmasını kaçınılmaz kılar."

18. **Richard D. Wolff**: "Kapitalizm, suçu bireylerin omuzlarına yükleyerek, sistemin adaletsizliğini görünmez kılmaya çalışır."

19. **Immanuel Wallerstein**: "Kapitalist toplumda, bireylerin özgürlüğü, düzenin çıkarlarına hizmet etmedikçe hiçbir anlam ifade etmez."

20. **Michael Parenti**: "Kapitalist düzen, bireyleri suça sevk eder ve onları suçlu ilan ederek, kendi sorumluluğundan kaçmaya çalışır."

21. **Ivan Illich**: "Kapitalist toplum, bireylerin özgürlüğünü, onları köleleştiren sistemle sınırlı tutar."

22. **John Bellamy Foster**: "Kapitalist düzen, bireyleri çaresizlik ve umutsuzluk içinde bırakarak, onları suça iter."

23. **Tariq Ali**: "Kapitalizmin işlediği suçlar, bireylerin suça sürüklenmesinin temel nedenidir."

24. **Sylvia Federici**: "Kapitalist sistem, özellikle kadınları ve marjinal grupları, suçlu ve kurban olarak ikili bir baskıya maruz bırakır."

25. **George Monbiot**: "Kapitalist düzen, adaletsizliği ve eşitsizliği derinleştirerek, bireylerin suça sürüklenmesini teşvik eder."

26. **Richard Horton**: "Kapitalist sistemde, suç bir sapkınlık değil, düzenin devamı için gerekli bir olgudur."

27. **Thomas Pogge**: "Kapitalist toplum, suçun bireylerin eylemlerinden çok, toplumsal yapının bir yansıması olduğunu görmezden gelir."

28. **Vandana Shiva**: "Kapitalizm, doğayı ve insanları sömürerek, suçun ve kötülüğün tohumlarını eker."

29. **Eric Hobsbawm**: "Kapitalist düzenin adaletsizliği, bireylerin çaresiz kalıp suça yönelmesinin temel sebebidir."

30. **Yuval Noah Harari**: "Kapitalist toplum, bireylerin seçimlerini özgürleştirdiğini iddia eder, ancak onları görünmez zincirlerle suça ve çaresizliğe mahkûm eder."

⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

💥kapitalizmin alt sistemleri

burjuva dünyası

⭐🌻🌾🍃 müstakil tek katlı bahçeli evler modeli 🍀☘🍃🌿🌴🐝