🌾☀️Vicdani uyanış
Kapitalizm, insanın içindeki karanlık eğilimlerden beslenen bir sistem olarak, tarih boyunca insanı hem yaratan hem de kurban eden bir düzen olmuştur. Bu sistem, insanın hırs, açgözlülük, rekabet ve bencillik gibi içsel kötülük kuvvetlerinin dışa vurumu olarak şekillenmiş, insanın ruhani özüne ters düşen bir yapı oluşturmuştur. Kadim öğretiler, insanın içindeki kötülüğe karşı sürekli bir mücadele vermesi gerektiğini öğretir. Bu mücadelede en güçlü silah, insanın içindeki ilahi bir ses olan **vicdan**dır. Vicdan, insana doğruyu ve iyiyi fısıldayan, Tanrı'nın insan ruhundaki yankısıdır. **Hazreti İsa**, "Bir insan bütün dünyayı kazansa, ruhunu kaybetse neye yarar?" diye sormuştur. Bu sorunun cevabı, kapitalizmin sunduğu maddi kazanımların insan ruhunu nasıl yıprattığını gözler önüne serer. Kapitalizm, insana daha fazla sahip olmayı öğütlerken, vicdan daha az sahip olup daha fazla vermeyi önerir. Peygamberlerin gelişleri, hep insanın içindeki bu vicdani sesi yükseltmek ve toplumsal bir uyanışı başlatmak için olmuştur.
Tarih boyunca, peygamberler insanları vicdani bir uyanışa çağırmış, adaletsiz düzenleri yıkmaya çalışmıştır. **Hz. Muhammed**’in Mekke'nin haksızlık ve açgözlülük dolu düzenine karşı getirdiği mesaj, insanın içindeki vicdanı uyandırarak, adaletin ve merhametin hüküm sürdüğü bir toplumu inşa etmekti. Kapitalizmin köklü yapısını yıkmanın da benzer bir vicdani uyanışla mümkün olabileceğini görüyoruz. Birey birey uyanan insanlar, kapitalizmin dayattığı açgözlülük ve haksızlık döngüsünü kırabilirler. **Buddha** da dünyadaki acının, arzuların kölesi olmaktan kaynaklandığını söylemiş ve insanları arzu zincirlerinden kurtularak vicdani bir özgürlüğe çağırmıştır. Vicdan, insanı insan yapan özdür ve bu öz tekrar güçlendiğinde, sistem ne kadar güçlü olursa olsun, ilahi bir sesin gücüyle yıkılabilir. **Sokrates**'in "Bilgelik, erdemdir" sözü, insana erdemli bir yaşam sürmenin yalnızca bilgiyle değil, vicdani uyanışla mümkün olduğunu hatırlatır.
Vicdani uyanış, bireylerin kendi içlerinde başlayıp toplumsal bir harekete dönüşebilir. Kapitalizmin sunduğu geçici başarılar, insana gerçek huzuru sağlayamaz çünkü insan ruhu maddi dünyanın ötesinde bir arayış içindedir. **Konfüçyüs**, "İnsanın en büyük savaşı, kendi içindeki kötülüğe karşı verdiği savaştır" derken, kapitalizmin dayattığı bencillik ve rekabetin tam karşısına, vicdanın rehberliğini koymuştur. İnsanın içindeki bu iyilik sesi, toplumsal adaletin ve merhametin temellerini yeniden kurabilir. İnsanın özüne ve vicdanına olan güveni, onun ilahi olanla bağlantısını yeniden tesis edebilir. **Stoacılar**, insanın dış etkenlerden bağımsız bir şekilde içsel huzuru bulabileceğini savunmuşlardır. Bu felsefe, kapitalizmin dayattığı dışsal baskılara rağmen, bireyin kendi vicdanına dönüp hakikati bulabileceğini gösterir. Sonuçta, vicdanla inşa edilen bir toplum, kapitalizmin adaletsizlik ve açgözlülüğüne karşı ayakta durabilecek tek gerçek güçtür.
Yorumlar
Yorum Gönder