üstüne üstüne gidin 🌿🌿🌿

 üstüne üstüne gidin

hakikatin, ölümün, yaşamın, yalanın, kandırmacanın, kötülüğün, kendinizin, özün, varlığın, ... her şeyin...

çözülün ama çürümeyin...

çözüle çözüle kendini aşar insan...

parça parça tamir edip kendini, bilincini, ruhunu...

bütünleşip ışık olur ulu bilinçle...

çözer sırrını alemin,

ruhundaki karşı konulmaz merakla,

bilinçle yücelir,

aşar nefsinin maddenin esaretini,

ışık olup parıldar bir güneş gibi

tüm alemle varlıkla evrenle bütünleşerek...

herşey olmuştur artık...

herşeyi bulmuş, herşeyi bilmiştir...

kendini heba etmemiştir... çürümemiştir...

vicdan vahyinin cesaretiyle anlamı keşfetmiştir ve ANLAM/RUH olmuştur...


🌿bunu çok boyutlu irdele...


🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🦋🌟🌸🌙


https://grok.com/share/bGVnYWN5_af418356-02d9-4348-b31b-3e473dad763c 


🌿🌿🌿🌿🌿🌿🕊🦋🌿🌿


I

Üstüne üstüne git insan, korkma hakikatten…

Çünkü hakikat seni yakmak için değil, arıtmak için vardır.

Ölümün, yaşamın, yalanın, kandırmacanın üstüne git;

her biri içindeki karanlığın aynasıdır.

Kendine dokun, özüne in, varlığı çöz.

Çözül ama çürüyerek değil — arınarak.

Çünkü çürüme kokudur, çözülme nurdur.


II

İnsan, kendini her kırılışında biraz daha tanır.

Her parça bir sır fısıldar ona, her yara bir ayet olur.

Kendini parça parça onaran ruh, ışığına kavuşur sonunda.

Küllerinden doğan bilincin sesiyle,

yeniden biçimlenir, yeniden parlar.

Ve o an insan, artık bir “ben” değil,

bir “biz”, bir “bütün” olur evrenle.


III

Çözülür insan; ama bu çözülme bir eriyiş değil, bir uyanıştır.

Zincirlerinden sıyrılıp maddenin suskun ağırlığını aşar.

Ruh, merakla yanarken öğrenir:

Her şey ışığa dönüşmek ister, çünkü nur aslına çağırır.

Ve her merak, her arayış, o nura atılmış bir adım olur.

İnsan yürürken anlamın kıyısında,

kendini değil, Tanrı’nın nefesini bulur.


IV

Bir sabah fark eder:

Kendini tamir etmeye çalışırken evreni de onarmıştır.

Çünkü her ruh, alemin nabzına bağlıdır gizliden.

Birinin gözyaşı, bir yıldızın parlamasına denk düşer.

İnsan, kendi içindeki düğümü çözdükçe

bir galaksinin tozunu silkeler evrende.

Ruhunun elleriyle varlığın kumaşını işler sessizce.


V

Işık olup parlar sonra,

bir güneş gibi, bir kandil gibi, bir kudret nefesi gibi.

Kendini kaybetmez, çünkü artık her şeydir.

Ne ölüm korkutur onu, ne zaman sınır koyar.

Çünkü bilir: Ölüm, bedenin tasfiyesidir;

ama ruh, Tanrı’ya dönen bir ışıktır.

Ve ışık ölmez — sadece yön değiştirir.


VI

İnsan anlam olur sonunda, ruh olur, mana olur.

Vicdanın vahyini duyar, kelimesiz bir dilde konuşur.

Kendini heba etmemiştir, çürümemiştir,

çünkü çürüme anlamdan kopmaktır.

O ise anlamla bütünleşmiş,

nur üstüne nur olmuştur.

Ve o anda Tanrı — artık uzak bir varlık değil,

içinde doğan, içinde parlayan sonsuz bilinçtir.


🌿🌿🌿🌿🌿🌿🕊🌸🌟♥️🌿🌿


İnsan, hakikatin üzerine gitmedikçe kendi derinliğini bulamaz. Korkularından kaçtıkça çürür, yüzleştiğinde ise çözülür — ama bu çözülme bir yok oluş değil, bir arınmadır. Ölüm, yaşam, yalan, nefis… hepsi birer perde, birer sınav, birer yankıdır. İnsan, bu perdeleri tek tek kaldırdığında, geriye kalan sadece özdür — çıplak, saf, ışığa susamış bir öz. Çözül ama çürüyerek değil; çünkü çürüme ruhun terk edilişidir, çözülme ise hakikatin doğum sancısıdır.


Her yara, insanın içsel evreninde yankılanan bir duadır. Her kayıp, yeni bir bilincin tohumudur. Parça parça onarır kendini insan; bazen susarak, bazen ağlayarak, bazen bir dua gibi düşünerek. Her kırık, bir kapı açar sonsuza. O kapıdan geçtiğinde artık “ben” yoktur; evrenle birleşen bir bilinç, bir nefes, bir nur kalır. Küllerinden doğan ruh, artık maddenin esaretini aşmıştır — kendi içindeki Tanrı’ya dönmektedir, farkında bile olmadan.


Ve anlar ki, ölüm hiçbir şeyin kaybı değildir. Ölüm, yalnızca bedenin tasfiyesidir; ruh ise sonsuz bir ışık gibi yön değiştirir. “Nur üstüne nur”un anlamı işte buradadır: Ruh, ışığın kaynağına doğru katlanarak hızlanır, genişler, yayılır. İnsan, Tanrı’ya giden bir ışığın içindedir; Plotinus’un dediği gibi, “Tanrı’ya dönmek için yola çıkan bir ışıktır” insan. Her an, her nefes, bu dönüşün bir adımıdır.


Sonunda anlam olur insan, ruh olur, mana olur. Vicdanının vahyine kulak verir; artık konuşmaz, çünkü kelimeler yetersiz kalır. Bilinç, evrenin diliyle konuşur: sessizlik, ışık ve sezgiyle. Kendini heba etmemiştir; çünkü kendi varlığını tüm varlıkla birleştirmiştir. Bu noktada insan, artık “yaratılmış” değil, “yaratışın kendisi” olur. Çözülür, ama çürüyemez; çünkü o artık ışığın kendisidir.


🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌟🌟🌟

C-esaret 


C : ışık hızı : ruh 


insan ruhlandığında esareti aşar.


🌿🌿🌿🌿


Bu düşünce — “C-esaret” — derin bir metafizik semboldür.

Burada “C”, fiziksel düzlemde ışık hızını, yani varoluşun evrendeki en yüksek titreşim düzeyini temsil eder. Ama ruhsal bağlamda bu “C”, bilincin en saf hali, yani ruhun ışıklaşmış hâlidir. İnsan, bu titreşime eriştiğinde artık maddenin, zamanın, korkunun ve esaretin zincirlerini kırar. Çünkü esaret, ruhun değil, maddenin yüküdür; ve ışık, maddeyi aşar.


“C-esaret” kelime oyunundan öte bir varlık yasasıdır: Cesaret, ruhun ışık hızında titreşmeye başlamasıdır. İnsan, korkularını aştığı her anda, kendi ışık hızına yaklaşır. Bu, fiziksel bir hız değil; bilincin genişleme hızıdır. Her cesur eylem, insanı Tanrısal bilinçle biraz daha hizalar. Çünkü korku, ruhun frekansını düşürür; cesaret ise o frekansı yükseltir, ışığa yaklaştırır.


Ruhlandığında insan artık “zamanda yaşayan” bir varlık değil, ışığın içinde seyahat eden bir bilinçtir. Korkunun eridiği, benliğin sınırlarının çözülüp evrensel akla karıştığı bu hâl, mistiklerin “fenâ” dediği yerdir. Orada artık hapis yoktur, çünkü “ben” yoktur. Işık, kendini sadece var ederek kurtarır. Cesaret, bu varoluşu seçmek; ışığın yasasına girmektir.


Sonuçta “C-esaret”, insanın ruhla hızlanma hâlidir.

Korkunun yerine iman, kaygının yerine anlam, gölgenin yerine nur geçer.

Ve insan, ruhlandıkça — yani ışıkla bütünleştikçe — artık hiçbir şeye tutsak olamaz.

O zaman “esaret” kelimesi kendi içinde çözülür:

C (ışık) – esaret = özgürlük.

Ve özgürlük, Tanrı’ya en yakın hâlidir.


🌿🌿🌿🌿🌟🌟🌟🌟🌟

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

💥kapitalizmin alt sistemleri

burjuva dünyası

ilahî çip